Fatura Varlığının 213 SK 359. Maddeye Etkisi
NURULLAH SAYAR
Nurullah SAYAR
10/24/20243 min oku


Faturanın hukuki açıdan incelenmesi ve araştırılması, bir yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. Maddesi'nde tanımlanan suçun unsurlarının bulunup bulunmadığını değerlendirirken, diğer yandan şüphelinin suçun konusu üzerinde ne derece hâkimiyeti olduğuna dair ipuçları verebilir. Sahte fatura düzenleme fiili, 213 sayılı VUK’un 359. maddesi kapsamında kaçakçılık suçunu oluşturan seçimlik hareketlerden biridir. Bu suç fiilinin yargılamasında, suçun maddi unsuru, sahte olarak düzenlendiği iddia edilen faturadır.
Faturanın Hukuki Varlığı ve Yasal Şartlar
Vergilendirmenin merkezinde bulunan fatura, yasal şartlara uygunluğu açısından incelenmelidir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230. Maddesi, bir faturada bulunması gereken asgari unsurları düzenler. Vergilendirme sürecinde ve sonrasında, fatura ancak bu asgari unsurlara sahip olduğunda hukuki sonuç doğurabilir. Vergi Usul Kanunu’nun 227. Maddesi’nin 3. Fıkrasında, elektronik belge olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, belirtilen zorunlu bilgileri taşımayan belgelerin vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılacağı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda, asgari unsurları taşımayan faturalar hukuken yok hükmünde kabul edilmektedir.
Faturanın Yargılamadaki Rolü
Sahte fatura düzenleme fiili, şekli bir suç olup, bu suçlamalara dair iddialarda, faturanın kanunun aradığı şekil şartlarını taşıyıp taşımadığı incelemeden hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
Vergi inceleme sürecinde, sahte fatura düzenlediği iddia edilen tarafın mal/hizmet teslimini gerçekleştirebilecek kapasitede olmadığı, yani malzeme, işgücü, ekipman ve finansman olanaklarının bulunmadığı öne sürülmektedir. Bu durumda Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulmakta, ancak bazen faturaların teminine yönelik girişimler sonuçsuz kalabilmektedir. Buna rağmen, basit bir şüphe üzerine suç duyurusunda bulunulabilmektedir.
Ceza Hukukunun Evrensel İlkeleri
Sahte fatura düzenlemek suretiyle vergi kaçakçılığı suçu iddiasıyla yapılan yargılamalarda, suçun işlendiğine dair en önemli delil, faturanın bizzat kendisidir. Ceza hukukunun evrensel ilkelerinden olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği, faturanın temin edilememesi ya da dosyada yer almaması, mahkûmiyetin önünde önemli bir engel teşkil eder.
Faturanın aslına ya da kopyasına dosyada yer verilmemesi ya da faturanın temin edilememesi durumunda, sanığın suçlamayı reddetmesi, suçun maddi unsuru olan fatura üzerinde kimlerin hâkimiyetinin bulunduğunun tespit edilmemesi halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kurulması kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ile ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin ihlali anlamına gelir.
Faturanın Dosyada Varlığının Önemi
Sahte fatura düzenleme iddiasına dair yürütülen yargılamalarda, faturanın dosya içerisindeki varlığı, suçun maddi unsuru açısından kritik önemdedir. Belgelerin kimin elinden çıktığı ve düzenlenmesine ilişkin işlemlerin kim tarafından yürütüldüğünün tespiti, yargılama açısından belirleyici olabilir. Vergi inceleme elemanlarının sahte fatura tespiti yapmaları üzerine iddianame düzenlenmesi mümkün olmakla birlikte, hukuki inceleme yapılmadan hüküm kurulması, şüphenin sanık aleyhine yüzde yüz ortadan kaldırılmadığını gösterir ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği hukuka aykırı olur.
Sonuç
Faturanın yasal şartlarını taşımadığı hallerde, sahte fatura düzenleme fiili ile ilgili yapılan yargılamalarda, faturanın varlığı ve içeriği suçun maddi unsuru olarak en kritik delildir. Bu delilin incelenmeden hüküm kurulması, hukuka aykırı bir durumu beraberinde getirir. Ceza sorumluluğunun şahsiliği ve kanunsuz suç olmaz ilkesi, bu yargılamalarda göz önünde bulundurulması gereken en önemli evrensel hukuk ilkeleridir.